Tezhib Sanatı


Geleneksel sanatlarımızdan hat ve ebruyla bütünleşen sanat dalıdır. Kelime manasıyla altınlama, yaldızlama anlamına gelir. Tezhibte altının yoğun kullanılması nedeniyle bu isim adı altında kullanılmaktadır. 9. y.y. 'da Uygurlarda tezhib sanatı görülmeye başlanmış. Tezhib sanatı Selçuklu döneminde geometrik desenler ve geçmeler şeklinde gözükmektedir. Aynı dönemde Kufi yazının çeşitlerini görmekteyiz. Anadolu 'ya Selçukluların etkisiyle gelen bu sanat, İslamın etkisiyle daha da ilerlemiş, Osmanlı döneminde ve bilhassa 15. ve 16.y y'larda . zirveye ulaşmıştır. 12. ve 13.y.y. 'larda rumiler, palmetler, hatailerden oluşan motifler de göze çarpmaktadır. Bu dönemin hatai motifleri oldukça sade bir biçim arz eder. Zencereklerin çeşitliliğide bu dönemin özellikleri arasındadır.

15.y.y'da. Osmanlının ilerlemesi, sanat ve kültüre aynı derecede yansımıştır. Fatih dönemi yazı, tezhib, cila, kısmen resim, çini, oyma fresk, taşa oyulmuş süsler, kılıçlar, miğfer gibi zamanın harp silahları üzerinde tezyinat ve resimleri çizen nakkaşları ve bu kişilerin ekip olarak çalışmaları göze çarpar. Bu dönemde Baba Nakkaş namıyla çok mühim ve mükemmel bir baş usta bulunmaktadır. 20-40 kişinin çalıştığı ve genelde genç yaştaki kişilerin yetiştiği dönemdir. Bu dönem, rumi ve hatailerin, gelişmiş motiflerin, kullanıldığı bir dönemdir. Nakışhane'de öğrenim görsel olarak yapılmaktadır. Baba Nakkaş sanat disiplinin ve bunun icap ettirdiği titizliğin timsaliydi. Bu dönemde saz uslübünu ortaya koyan Şah Kulu saray başnakkaşıdır.
16.y.y Kanuni Dönemi Divanını tezyin eden müzehhip Karameminin tezyinat eserleri üzerinedir. Karamemi çiçekler üzerinde durmuş. Bu çiçekleri kendi yorumuyla çeşitlendirmiştir. Çiçekleri tek tek, ayrı ayrı güzel ve buketleri olabildiğince zarirtir. Bu üstatda yine diğer üstatlarda olduğu gibi imza olayını tevazüden dolayı görmemekteyiz. Sadece kendine ait uslüptan dolayı üstadı tanıyabiliyoruz. Manevi bir iklimde yoğrulan eserlerin gün ışığına çıktığı bu boyut bize Türk zevkini ve ihtişamını en güzel şekilde sergilemektedir.

18.y.y Barok, rokoko üslubünün etkisini göstermiş ve Ali Üsküdari bu dönemin en önemli müzehhibidir.

19.y.y Osmanlı üslubunun zayıflayıp farklı yorumların katıldığı tarzların ortaya çıktığı dönemdir. Günümüzde ise tezhib sanatı ilerlemeye yüz tutmuş olup, çok değerli sanatkarların ortaya çıktığı bir dönemdir. Tanıtım eksikliği sebebiyle ulaşılması beklenilen ilgi ve alaka elde edilememiştir. Tezhib sanatı, Türk zevkini en güzel şekilde ifade eden sanattır ki bu yüzden bize miras kalan bu sanatın ana karakterini bozmadan gelecek kuşaklara en güzel şekilde aktarabilmek hedefimizdir.

Tezhibte kullanılan malzemeler yönünden: altın başta olmak üzere kullanılan renkler lacivert, bordo, yeşil başta olmak üzere pek çok renk kullanılmıştır. Komposizyonlar, renkler, rumi ve hatailerin içerik ve çizim şekilleri dönemin özelliğini yansıtır.